Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAYAL MÜZELERİ 8 / MONSU DESIDERIO

Resim
                                                 METAPHYSIQUE DES RUINES Monsu Desiredio / les Enfers - 1622 tuval / Musée des Beaux-Arts de Besançon Tüm varoluşundaki gizemini çözmek epey güç ; Andre Breton  onu yeniden bulup , çıkarmasaydı ;  sanat tarihçi geçinenlerin önemsemediği bir ressam olarak taşra müzelerinde unutulup gidecekti ! François de Nomé adıyla Fransa'nın Metz kentinde 1592 de doğmuş . Daha sonra Napoli'de ressam olarak karşımıza çıkıyor yine Metz'de doğmuş ve napoli'de tanınmış , atölyesi olan Didier Barra  belki tek kişi , Barra'nın yaptığı peyzajları Nomé sanki lanetliyor , kendi "karabasanını" , "apocalyptique "dünyasını boyuyor , hiç bir tuvalde imzası olmadığı için ; kim kimdir ayırmak olanaksız . Bu asrın başlarında Örneğin Bosc "un , Jardin de Délices"( 1504 ) daha sonra Bruegel'in fantastik dünyalarının kim farkındaydı , kentler , ülkeler birbirlerinden ışık yılı uzaktı ; o günün tanınmış sanat

HAYAL MÜZELERİ 7 / JAN VAN EYCK - ARNOLFINI ÇİFTİ

Resim
Jan Van Eyck / Les époux Arnolfini -ahşap üstüne yağlı boya 82x59.7 National Gallery Londra National Gallery'den belleğime nedense iki resim takılmıştır ; Holbein , " İki Ambasadör ve Jan Van Eyck , " Arnolfini Çifti " , oysa bu müzeden kendi hayal müzeme götürecek daha çok resim var ;  . gözden ırak , ufak boyut , hemen alıp götürebileceğiniz, ancak, arandığında bulunabilen, isimleri çok az tanınan ama benim gönlümü çelen nice tuval de "Bakış Açısı"nın içeriğinde. Yıl 1972 Londra , ilk kez Nationale Galery'deyim ve o güne dek öyküsünü bildiğim bu tuvalin önündeyim . Giovanni Arnolfini Toscane'lı zengin bir tüccar , Bruge'e yerleşmiş ; ipek , şapka satıyor ve Bourgogne düküne 6 halı satmış ve de onların danışmanlığını yapıyor , önemli bir isim , sanatla ilgisi de önemli . Eşi Giovanna İtalyan bankacı bir aileden geliyor Paris'e yerleşmiş , Rue de la Verrerie'e oturuyor. İlk bakışta Jan Van Eyck bizi , bir fotoğrafcı işlevinde , sa

ANXIOGENE

Resim
FIAC 2012 Her yıl Ekim ayında giderek sergileyeni , alıcısı , görücüsü de tahammül sınırlarını aşarak "snop " bir show  , attraction , sirk den de öte çağımıza mal edilmek istenen bu zevksizlik fuarı benim ilgimi şöyle çekiyor ; "çirkinlik" nasıl olur da bu denli bulaşıcı olabilir ? Bunun sanat olduğuna inananların dialectique bir açılımları , beğenileri niçin sığlaşmıştır , en önemlisi de gördüğüm kadar kimse bunu yadsımıyor ; kendilerine yönelttikleri tek yanıt , "..belki anlamıyorum ! " Sanat ; insanın içe dönük bir ayna dan yansıması olarak yüzyıllardır arıtılmış , varabileceği en üst düzeyde kendi "varoluşunun" bir tanımıdır . Öncelikle estetik kaygılarımız " güzel " e ve de onun moral  sınırlarında gezinirken nasıl olur da "banalisation" içerik olarak müzelere girer ? L'origine de la guerre / Orlan Uzun bir süredir , bu tür "contemporary'de" amaç kendi içindeki "rahatsızlık"

ANXIOGENE

Resim
Daha önce yazmıştım ; kimsenin kendisini onurlandırma konusunda ilgisiz kalacağı , verilen bir ödülü geri çevireceği , kısacası ben özgür bir sanatcıyım diyebileceğini örneklerle de kısaca açıklamıştım , üstelik bu onur çiğnene çiğnene kimsenin de ilgisini çekmiyor. Sözünü ettiğim  onur Fransa'nın çokca dağıttığı " Legion d'honneur " . Kendisinden hiç beklemediğim Abidin Dino'dan sonra , Yaşar Kemal , Nedim Gürsel ve de şimdi Orhan Pamuk ! Yakalarına iliştirdikleri bu rozetle yeni romanlarını belki daha iyi yazarlar !

ANXIOGENE

Resim
Ülkemizdeki bitmez tükenmez bilmeyen , resmin gizemini , hayalini "metah " adına pazara çıkaran , deynekcileri sanat yargıcı yapan "MÜZAYEDE" hystérisine karşı yapacak hiç bir şey yok , sanatın  "albenisi" ; bakan ama göremeyen gözlerin , yargılayamayan beyinlerin eline düşmüştür. Sanatı yöneten ülkelerde, uluslararası ünlü satış evleri bu pazarı değer adına bir "borsa niteliğinde" korurlar , çünkü "değer" bu yatırımın garantisidir. Bu demek değildir ki bir izleyici olarak , beni hergün şaşırtan bir "absürt" haber gelmeye görsün . Örneğin geçen hafta Gerhard Richter'in bir tuvali , yaşayan bir ressam olarak rekor derecesinde bir fiata satıldı ; 34.2 milyon dolar. Tuvali satan geçen yılların popüler bir folk-pop gitarist ve şarkıcısı  Eric Clapton , benim fazla ilgi alanımda olmamasına rağmen kendisini terkeden eşi için yazdığı ve söylediği "Leyla" yı anımsıyorum . Şimdi gelelim Richter'in tuvaline ; bu yaz

ANXIOGENE

Resim
Uzun bir süredir izlediğim ama bir türlü buraya nasıl geldiğimizin yanıtını bulamadığım , ileriye dönük de bir bulgudan yoksun " inançların istismar edilmesi " . Buradan kazanılan paralarla da  politikalarını güçlendirmek , adını " islami kesim " koydukları bir kast yaratmak ve de onun kültürünü çaktırmadan özendirmek . Bu nedenle Taraf Gazetesinin köşe yazarlarından türbanlı Cihan Aktaş'ın bu konudaki endişeleri şöyle " ..Sanatçıların teşvik edildiği bir ülke sayılmaz Türkiye zaten , sanat siyaset gündeminin gölgesinde kısıtlı imkanlarla var olabiliyor ancak.İslami duyarlığa sahip kesimlerin kültür ve sanat alanlarındaki çalışmaları ise , muhafazakarlık çatısı altındaki kaybolmuşlukları gibi nedenlerle de hak ettiği ölçüde ve şekilde bilinmiyor." Bize gelince ; 60 lı yıllarda geleceği tartışıp düşlerken bunları hiç düşünmemiştik , yazık !