OKUMAK BİR BAŞKA YOLCULUKTU
Yine çok erken yıllar, kitapcı Remzi bey karanlık kitabeevinin kasasında; babamı görünce ayağa kalkıp selamladı, beraberce bir sigara yaktılar; ne konuşuyorlardı anımsamıyorum ama tek tek kitaplara dokunmak, içinde resim var mı diye bakmak, başlıklarını okumak ve daha sonra kırtasiye bölümünde hala kokusunu anımsadığım "Hard Muth-Koh i Noor" markalı silgileri koklamak, renkli kalemleri parmağımla dokunarak denemek, tekrar kitaplara dönmek ve bu kez kitapları açtığımda burnuma gelen kağıta sinmiş baskı ve rutubet kokusu aklımda kalanlar; özellikle o yılların üçüncü sınıf, hafif saman rengi, gramajı ağır kağıtlar bugün bile bu kokuyu saklıyorlar. Kitap hemen alınıp okunamazdı, önce bir açacak; çakı, bıçak, cetvel ya da parmakla katlanarak basılmış sayfalar kesilerek açılır yani 200 sayfalık bir kitapda 20 fasikül varsa, 50 sayfayı açmak gerekirdi. Okumak faslı başladığında en büyük süpriz; gözden kaçmış, açılmamış bir kaç sayfa! Sinirlenip ya da üşenip parmağınızla açmışsanız,