Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YALNIZLIĞIN ARKA ODALARI

Resim
Yaşantımdaki insan manzaraları içinde çok ayrıcalık taşıyan, en yakınlarımı bile unuturken, onun imajı sanki albümdeki tek fotoğraf gibi belleğinde silinmemişti: ilhan Şevket! 60 yılları, Arnavutköy’den dolmuşla Taksim’e geldiğimizde Aziz Çalışlar, susamış, takılmadan gidelim diyor ama mümkün değil nedense ilk guruplaşma Fransız Kültür merkezi civarında olurdu, ters yönden gelenlerle olan karşılaşma epey bir süre alırdı, ne bileyim demek anlatacak o kadar şey vardı! O süre içinde karşılaşmasanız bile biraz ötelerden sesler, kahkahalar gelirdi. Özellikle Celâl Sılay, bariton sesi ve onu tamamlayan kahkahası! Cemal Süreyya ağır siyah çantasını konuşurken bile elinden bırakmıyor, onunla gelen Muzaffer Buyrukçu biliyorum Günel Altıntaş’a matrak bir şey anlattırıyor ve de eve döndüğünde satır satır yazacak, çok ilginç Patriyot Hayati ile söz vermiş gibi hep orada karşılaşırdık, yukardan bizi biri çağırıyor, biliyoruz kim: Bertan Onaran, Eptalafos’un terasından bizi çağırıyor; orada otu

FIAC YA DA PRİZMATİK BAKIŞ

Resim
YAYOI KUSAMA - KABAK / Place de Vandome Patlama endişesiyle Fuarın birinci günü gösteriden kaldırılan bu devasa balon, beneklerle kafayı bozmuş Japon plasticien Yayoi Kusuma'nın.  Yıllardır bu sanatın baş köşesine oturtulmuş bu bayanın varoluşunu sorguluyordum: sonuçta Newyork, Londra , Hong Konk galerilerinden sonra Brexit nedeniyle Paris'de yeni galerisini açan David Zwirner çıktı; Şu anda Paris, Art Contemporant adına dünyanın 10 en ünlü galerisini kendine çekmiş durumda, İngiltere'nin çok yakında Brexit'in uygulanışıyla - gümrük ve taxe - bu pazarı biraz da olsa yitireceğini hesaplayanlar dışa açılımı faydalı görüyorlar. Alman galerici'nin bir beğeni problemi yok, sanat olmayan herşeyi en pahalı şekilde dünya müzelerine sokuyor: JOSH SMITH'S - İnstallation Peyzage/Galerie David Zwirner Öncelikle bu fuarların çekim alanı "mediatik bir bombardıman" ve de "auto control", radyo, televizyo ve basının ağzı ve gözü bağlanmış, ar

KÖPEK BOKU VE MELEKLER

Resim
CONTEMPORARY VE ONA ÖZGÜ TÜM ŞAMATAYI RAHAT BIRAKMAKTI AMACIM, KARARLIYDIM VE BENİ YORMAYA BAŞLAMIŞTI BU SİRK! BELKİ SİZE BİR ŞEY DEMİYOR ŞU GÖRSEL, AMA BENİ TEKRAR SÖZÜMDEN CAYDIRDI; BU MİLYONLARA SATILAN VE DE ONU ALMAK İÇİN BU FUARLARA DAHA AÇILMADAN HUCÛM EDEN KOLLEKSİYONERLER, MÜZE YÖNETİCİLERİ, ULUSLARARASI ZENGİNLER LOBİSİNİN AKIL HOCALARI, PARASIYLA BİR ŞEY OLMAK İSTEYEN AVANAKLAR, SANATI MANUPULE ETTİĞİ SÜRECE ONLARI VE ENAYİLİKLERİNİ SERGİLEMEK BOYNUMUN BORCU!   NİCOLAS POPE - Yahweh and the Seraphime Geçen haftalarda belki Çağdaş Sanatın en önemli fuarlarından Friez Art Fair Londra, 35 ülkeden 300 galerinin katılımıyla Brexit öncesi inanılmaz bir sonuçla bitti. Devasa Londra galerilerinden Hauser& Wirth'in yöneticilerinden Neil Wenman: "..açılışlarda hiç yaşamadık böyle bereketli bir sonuçu, tüm eserler satılırken, Amerika'lı sanatçı Philip Gutson'nun ( 1913-1980) işi 5 milyona gitti!" PHİLİP GUSTON - Painting, Smoking, Eating  Yine tek

BÖYLE BUYURDU PİNOT

Resim
JEFF KOONS  ANIT Biliyorum çağımız bir sürü “Zerdüşt” dolu; varoluşlarında iğreti duranların paranın gücüyle sanata müdahale etmeleri, kendi kanunlarıyla müzeler açıp, yine o beğeninin anıtlarını dikmeleri kimseyi şaşırtmıyor! Fransa’da geçen yıldan bu yana epey gürültü koparan olay: Amerika’lı artist Jeff Koons’un Paris kentine yaptığı bir gönderi; kasım 2015 de Paris’de yaşanan terörizme duyusal bir ilinti taşıyan anıtını zorla hediye etmek etmek istemesi! Jeff Koons projeyi ve maketi yetkili kişilere: Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ve kültür bakanlığından önemli isimlere sunmak için yapılan yapılan protokolda yanında uluslararası çağdaş sanatı yöneten milyarder François Pinot ve Amerikan Büyük Elçisi’yle geldi, yaptığı söylevde Paris’e olan büyük sevgisini de söylemeyi unutmadı: bu anıt onun kendi ününden öte, demokrasinin bir sembolü, bu törörde yitenlere saygı, Paris’’in kültürel synergie’sine bir katkı olarak nitelenmesini istedi! O sürede yapımı Almanyada gerçekleştir

BİENALLERİN SONU

Resim
LYON BİENALİ - Sam keogh / Know Worm Contemporary İstanbul fuarıyla ilgili yazımın başlığı “ Çağdaş Sanatın Bulanık Sularında 2 “, belki çağrışım yaptı, çağdaş histerinin en uç, en anlamsız biennalerinden biri olan 15. Lyon Bienali de kendine bir içerik olarak : “Bulanık Sularda Geziler”/ "Voyage En Eaux Troubles" koymuş ama başından bu yana kendini soyutlayan, bir kimlik ararken; asıl amacını yitiren bir panayır görünümündeki bu bienalin çok yakında bu bulanık sularda batacağını bir sezgisidir kanımca! LYON BİENALİ - Leonard Martin / Ucello'nun İzinde LYON BİENALİ - Mineuk Lim / Eğer Ben Seni Görüyorsan, Ben Seni Görmüyorum Öteki bienalere göre daha geç başlamış ama bütçesini ve açılımını bu zengin Lyon kenttinden sağlayan, kültür bakanlığının da yardımıyla da uluslararası bir düzeyi düşleyen  ne yazık başaramayan bir contemporary'nın bence ilk kurbanlarından biri olacak! LYON BİENALİ - Andreas Lolis / Résidence Permenant  Ne zaman “plas

ARTER'İN ARKA KAPISI

Resim
Fotoğrafta “ultra-modern” bir yapı haberden önce çarptı, sonra Vehbi Koç Vakfı Sanat Müzesi Arter - Dolapdere; Kurucu direktörü  Melih Fereli konuşuyor, “mahalleye sırtını dönmeyen, mahalleyi davet eden bir yapı oluştu, Arter’in yeni binasıyla birlikte tüm halkımızın, özellikle gençlerimizin ve çocuklarımızın sanatla özgürce karşılaşabileceği bir ortamı mümkün kılmanın heyecanı içindeyiz!” Birden 40 yıllarına döndüm, mahallemizde Halkevlerinin açılış söylevi: babam söylevinde “önüm- arkam sobe” demiyor sayın Fereli gibi; Cumhuriyet’ten, laik Türkiye’den ve de kültürden söz ettiğinde, bizler elimizde mandolinlerle ilk dersi heyecanla bekliyoruz; akşam da herkesin katılımıyla oynanacak bir tiyatro oyunu var. Yine günümüze dönelim: Peki burası neresi: Fereli devam ediyor, “Mahalleye sırtını dönmeyen, mahalleyi içine davet eden, hatta içinden geçip arka taraftan tekrar sokağa çıkabileceğini…” evet şimdi nerede olduğunuzu biraz anladınız, Dolapdere’de siniz, sırtınızı da Kasımpaşa’ya

GÜNCEL SANATIN BULANIK SULARINDA 2

Resim
Yine eski günleri anımsamamak elde değil: nostaljinin ötesinde, varoluşumuzdaki saflığın hayal bahçelerinde sanatı düşlemek; hiç olmasa da ufuk çizgisinin ötesinde gerçekten sanatın yapıldığı mekanlarda sanal gezintiler yapmak, belki bir gün giderim umuduyla! Demek düş değilmiş, bugün Ağustos’un son günleri, dingin bir sabah ve işte o ufuk çizgisinin öbür yanındayım Paris’de ama ne garip şimdi o eski yılların saflığını özlüyorum; sanalın ötesinde artık dönüş yok! kafamdaki nehir aynı coşkun akışında, sığlaşmadı; bana ulaşanlar, gördüklerim, okuduklarım eskisi gibi değil ama bugün meraklı olanlara her kapı açık, işte oradan çıkıp sanalın ötesine geçiyoruz! Bu sabah Twitter’de ilgimi çeken iki haber: birincisi Cem Erciyes yakında açılışı yapılacak İstanbul Resim Heykel Müzesinin danışmanlığına getirilen Vasıf Korun’la konuşuyor! - ben bu kişiliği bir inancın çekim alanında örneğin secte’leri “manupulé” eden bir “gourou’ye benzetirim - Şimdi anlıyorum Salt’dan ayrılma nedenini; ona yeni