BÖYLE BUYURDU PİNOT
JEFF KOONS ANIT |
Biliyorum çağımız bir sürü “Zerdüşt” dolu; varoluşlarında iğreti duranların paranın gücüyle sanata müdahale etmeleri, kendi kanunlarıyla müzeler açıp, yine o beğeninin anıtlarını dikmeleri kimseyi şaşırtmıyor! Fransa’da geçen yıldan bu yana epey gürültü koparan olay: Amerika’lı artist Jeff Koons’un Paris kentine yaptığı bir gönderi; kasım 2015 de Paris’de yaşanan terörizme duyusal bir ilinti taşıyan anıtını zorla hediye etmek etmek istemesi! Jeff Koons projeyi ve maketi yetkili kişilere: Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ve kültür bakanlığından önemli isimlere sunmak için yapılan yapılan protokolda yanında uluslararası çağdaş sanatı yöneten milyarder François Pinot ve Amerikan Büyük Elçisi’yle geldi, yaptığı söylevde Paris’e olan büyük sevgisini de söylemeyi unutmadı: bu anıt onun kendi ününden öte, demokrasinin bir sembolü, bu törörde yitenlere saygı, Paris’’in kültürel synergie’sine bir katkı olarak nitelenmesini istedi! O sürede yapımı Almanyada gerçekleştiriliyordu bu dev anıtın: 12 metre yüksekliğinde, 8 metre genişliğinde, paslanmaz çelikten yapılmış, 30 ton! Bir lâle buketini tutan el’i simgeyen bu anıtın haberi duyulduğunda, - fotoğrafları - basında yayınlanınca beklenmeyen bir gürültü koptu! Daha önce Fransız kamu oyunda, antipatik, şarlatan ve de yapıtlarının tümünün “kitsch” olduğunu, yine Pinot’nun seçimiyle Versaille sarayında yaptığı installation’la bir polemik yarattığının eleştirisi daha unutulmamıştı! Unutmayalım Versaille sarayını parlak, ışıldayan canishe balonlarla donatmıştı! Fransızlar tarihlerinde ne kadar tutucu olsalar bile, yapılan kuru gürültüye yetkilliler kulak asmadı, Fransız Kültür Bakanlığı direkt olarak milyarderlerin “contemporary” lobisine bağımlıydı, Versaille’dan sonra giderek Louvre Müzesini de “contemporary’ye açtılar.
JEFF KOONS RABBIT |
Anıt için Trocadéro meydanını seçmişlerdi, ilk proje 60 tonluk daha büyük bir projeydi ve o sürede Donalt Trump’un seçimi kazanmasıyla, Amerika’da Koons’un art niyeti söz konusu oldu; terörizmden öte kendi reklamını yapmak kaygıları; bu da Fransa’daki karşıtların ilk önce Libération gazetesinde bir sayfa: sanatçı, entellektüel vs. 50 kadar tanınmış imzalarıyla “Jeff Koons’un hediyesine HAYIR” bildiri yayınlandı. Benim de kayıtlı olduğum “Maison des Artistes” -sanatçılar Evi- bir anket yaparak ne düşündüğümüzü sordu; benim yanıtım: -“bu şarlatana hayır” olmuştu ve de %70 sanatçı bunu onaylamadı.
Amerika’nın da söz konusu olduğu bu projeyi kimse anında silkeleyemez di, “..bir düşünelim” dendiğinde ve fırtına dindikten sonra konuşuruz gibi ileriye dönük geçiştirme sadece bir oyundu. Arkada François Pinot bu polemiye karışmadı, bekledi; yalnız Trocadero bu seçim için güçtü; İnsanlık Müzesi, biraz ötede Paris Modern Müzesi ve de Palais de Tokyo!
Bir ay önce proje yeniden yüzeye çıktı, Amerika’yı terslemek bize yakışmaz, Jeff Koons tartışılır ama bugün eserlerini en yüksek fiatlara satıyorsa, tesadüf değil vs. Ve de bugün biraz sönük bir törenle anıt açıldı. İşte bizim 70 yıllarında büyük hayallerle geldiğimiz Fransa değişiyor; kültürüyle, sanatıyla, sinemasıyla, chanson’uyla bizi çağıran havasıyla; “iyi ki yaşadık” diyorum kendi kendime!
Yine döktürmüş Ustam Utku...4 kitabımın inanılmaz güzel kapaklarının yaratıcısı,kökleri derinde dostum...Post modern ayaklarıyla resmin nasıl rezil edildiğini ondan öğrendim. Şimdilerde o muhteşem sinema sanatını rezil ediyorlar.Joker diye bir herif çıkıyor...Bizim sinematak kuşağının sinemasını...Bergmamları,Viscontileri, Loseyleri,Antonionileri...Ve de Angelepulosları ne hale getiriyorlar. Sonsuzluk ve Birgün ü görmüyorlarmı bu postmodern beyefendiler.Demek o ki bu konuda dana çok kelam edeceğim her sayıda. Ancak yazının son kısmını okuyunca ağlıyorum:
YanıtlaSil" Bir ay önce proje yeniden yüzeye çoktı,Amerika'yı terslemek bize yakışmaz,Jeff Koons tartışılır ama bugün eserlerini en yüksek fiyatlara satıyorsa,tesadüf değil vs.Ve de bugün biraz sönük bir törenle açıldı . İşte bizim 70 yıllarında büyük hayallerle geldiğimiz Paris değişiyor...Kültürüyle,sanatıyla,sinemasıyla,chanson uyla bizi çağıran havasıyla "iyi ki yaşadık" diyorum kendi kendime..Yarın ne kadar sürer Utku Paşam..SONSUZLUK VE BİR GÜN kadarmı??? İyi ki yaşadık 70 li yıllarını Paris'ini..Ey Utku diyemeyeceğim filmdeki gibi...Çünkü Selim yaşamıyor. Utku daha çok uzun yıllar yaşasın güzel yapıtlarıyla.