Sevgili Utku, Sevgili Mehmet de bütün güzel insanlar gibi bembeyaz bir ata binerek bulutların ötesine gitti...Gökyüzünün tüm yıldızları kabrine yağsın...Meleklerin ninnileriyle ışıklar içinde uysun.
Acaba sanatçı olmak bir ayrıcalık mı? Tamam ölüm bir kurtuluş, senin adın yazılı bir kapıdan çıkış ve gidiş ve dönüş yok ama geride bir yaşanmışlık kalıyor ve ben buna “yaşanmışlığın arka odaları” diyorum, gerçeğin sandıklarda naftalin kokan başka bir gerçeği, her dönemde değiştirilen kurumuş kabuklar, kirli çamaşırlar ve de içinden sararmış fotoğraflar taşmış bir albüm, babasının gönderdiği mektuplar, iple bağlı…. Yazar bir kızcağız, “ölümden” korktuğunu ve onu yazarak korkunu biraz da olsa; şu öldü, bu öldü diye kendini teselli ettiğin bir listeyi seni “şair” ve bu karalamayı da “şiir” olarak yayınlamış; unutmayalım bu hanım Mehmet Nazım’ın bilmiyorum hangi histeriyle onun içeriğine girip, Mehmet’in gizemine “kibrit suyu” dökmüştü ve ben de ona naifçe inanarak - gerçekte ona değil, bana ona yaşanmışlık adına yardım etmemi rica eden Gündüz Vassaf’a inanarak! Sonuçta kitap çıktıktan sonra, yardımlarım adına kitabı gönderme zahmetinde de bulunmadı! Geçelim. Bir başka kişi: Çağda
3 kasım Perşembe, duygu yüklü bir sonbahar, doğada bir “erken şarap” kokusu: saat 7 tahminen, dostum Sezgin Çevik’ten bir Whats App mesajı: Haberiniz oldu mu yazıdan? Varlik: Hayır! Sezgin Çevik: haber veren ben olmak istemezdim ama bir an öncede olsun istedim. Bu yaşıma geldim, biliyorum kötü haber geliyorum demez; süprizlerden, sessizliklerden, gece geç telefonlarından, maskelerden korkarım, neyse Sezgin bir saniye sonra Bedri Baykam’ın yazdığı, Cumhuriyet Gazetesinde aynı gün çıkmış, herkesin yüzünü kızarttığımı içeren bir yazı; Gürkan coşkun - Komet - üstüne Blog’umda onu eleştirdiğim bir yazı; ölümünden 4 gün sonra yazmıştım. ( http://utkuvarlik.blogspot.com/2022/09/raquiem-pour-un-c.html ) Öncelikle beni “bir ölüm sonrası” arkadan fırsat bilmiş, merhumu karalama olarak yargılıyor, bir hesaplaşma, onun ruhuna acımasız bir pusu kurmak gib, giderek: “KOMET’İN ARKASINDAN HAKARETE YELTENEN ACINASI BİR PROFİL - bu profilde yanılıyorsun Bedri Baykam; demek kendine hiç bakmadın
Blog yazıma Bedri Baykam’ın verdiği yanıt: “Ne yazık ki bu yazı o kadar daha zavallı ki, artık hiç bir noktası yanıt hak etmiyor. Canım arkadaşım Komet artık konuşamadığı için onu savunurum ama daha fazla bu seviyesizlikler için debelenme merakım yok. Acı acı gülümsemekle yetineceğim. Tanrı herkese kendisiyle ve dünya ile barışık bir ruh sağlığı versin diye temenni ediyorum.” Bedri Baykam ve de yine Blog'umda üstteki Bedri Baykam'ın yanıtına okuyucumun verdiği yanıt: "Bedri Baykam'ın iki ciltlik biyografisini çerez parasına görünce almıştım okurken eğlenirim diye. İki sayfada bir cinsel başarısıyla övündüğünü okuyunca acıyarak kapattım kapağı. Böyle bir yazının, asistanlarına "resim" yaptırdığını İZ TV belgeselinde övünerek anlatan Devrim Erbil için de yazılması lazım. Bunlar bence sanatın Adnan Hoca'ları." SON KEZ YAZIYORUM Vaktimi harcayıp yanıtımın “zavallığını” dan senin çarpık varoluşunun derinliklerine ineceğiz, ben ateist olduğum için “ruh sa
:(
YanıtlaSilgördüğümde ilk düşündüğüm Dante oldu hocam
Nur içinde olsun
Sayin Ustadim Utku,
YanıtlaSilbutun Turkiyelilerin basi sag olsun,bilhassa senin çok iyi dostun oldugunu biliyorduk.
Mehmet Tamar.
Sevgili Utku,
YanıtlaSilSevgili Mehmet de bütün güzel insanlar gibi bembeyaz bir ata binerek bulutların ötesine gitti...Gökyüzünün tüm yıldızları kabrine yağsın...Meleklerin ninnileriyle ışıklar içinde uysun.
Sevgili Utku
YanıtlaSilönce senin
sonra hepimizin başı sağolsun!
İyi ol! İyi olalım!
Selamlar sevgiler!
Tüm sevenlerine sabırlar dilerim...
YanıtlaSil