|
En el Hak - Erol Akyavaş |
1980 yıllarında Cumhuriyet Gazetesi Paris muhabiri Kosta Duponte bir gün, ressam Erol Akyavaş'ı nasıl tanıdığımı sorduğunda yanıtım ; ".. Newyork' da yaşadığını , az çok resimlerini dergilerde gördüğümü ve de 60 yıllarında Fransız Kültür Merkezinde bir sergisini anımsadığımı , yengeç kolajları içeren surrealist tuvallerini anlattım. Kosta'nın bana sormasının nedeninin , Erol Akyavaş'ın kendisini sürekli aradığını ; gazeteye ulaştırması için " virtuel " haberler örneğin " .. MoMa - Newyork Modern Müzesi- bir baskı işini satın aldığını , Leningrat müzesi kendisinden bir sergi istediği , ayrıca Paris'deki önemli bir galeriyle arabulucuk yapması vs. bu konuda inanılmaz bir synergie harcadığını vs. anlattı. Aynı konuda Abidin'de yakın dostu Ahmet Ertegün'ün ona benzer "fazlaca yapışma " hikayelerininden söz etmişti . Ne olursa osun bu vahşi batıda uzunca bir süredir yaşayıp bir düş gerçekleştirmek güçtü , kapılar aşınmıştı , sizi götüren güçler de öyle , genellikle Paris'dekiler tam dibe vurmak üzereyken , Türkiye'deki ekonomik açılımla kendilerine geldiler , yasaklı yasaksız tüm yorgun ressamlar yeniden çiçek açtılar , galeriler , sergiler parasız günleri çabuk unutturdu ; lüks otellerin lobilerinde , kokteylerde yani yeni zenginlerin bu yeni galaxie'lerinde atış serbestti "... picasso'yla Vallauris'de seramik yaparken..." , "..."..Andy Warhol bana dedi ki.." , ..Nation Unis'nin Cenevre'de benden aldığı tablo ..! ( bu lafı biraz açıklıyayım ki bizim öteki en pahalı ressamımız , kendisi görülsün , Türkiye'de caka yapayım diye hediye vermiş ve de gazetelere sattım diye beyenat vermişti, adamlarda bu resmi kafeteryaya asmışlardı , bügünkü fiatlarını duymuşlarsa herhalde yerini değiştirmişlerdir.) " İşte giderek bu galaxie'nin tapınakları da müzayede şirketlerinin "fission"nuyla , kendiliğinden yaratılan büyük kolleksiyoncular - müzeler arasındaki köprülere yönelik akıl hocası , deynekci sistemini hiç aksatmadan bu güne kadar getirdi. Resimde de " asya tipi üretim tarzı " misali " bizim resmimiz ; buna erken uyananlar , örneğin tuvale eski yazı içeren sayfalar yapıştırmak , bir " hat " motivini tuvale resmetmek , yani " Ah Minel Aşk " kopyalamaktan öte bir şey değildi. Biraz maraki olalım , ne yapmıştı Osmanlı :
|
tütün yaprağı formunda el yazması/ 14 yüz yıl Osmanlı sanatı
|
Eğer bir kültürü damıtmak gerekirse yazı karakterlerini ya da motiflerini bir " transformasyon" a uygulayalım ama o kaligrafi de daha önce damıtılmıştı , "allahına" stilize olmuştu , senin şu anda yaptığın bir zülumdur .
|
Erol Akyavaş
|
Bir mimar olarak perspektivi kaldırıp harita-minyatür -resim , bilegeldiğimiz olgular aşamasında " contemporain bir hava atsak da , kafasında kültür adına iki neutron olanların ressamısın .
|
Nice kenti - Matrak-i Nasuh 1545 |
Geçenlerdeki yine bir müzeyedenin 2 milyon üstüne sattığı bir tablonun ki alan almıştır , beğenisine ne karışıyorsun , sen de ressamsın , kıskanıyormusun , sen de o tapınaktasın , sözgelimi her kafadan çıkacak bu şamata içinde asıl gerçek ; ülkemizde - tekrar ediyorum - bu " manupulation " da ileriye dönük resim tarihini ; hazırgiyimciler , mütahitler / alış-veriş merkezlerinin patronları vs. yazdığından hiç şüphem yok. Daha önce Lebriz com sanal dergide aynı şekilde diklenmeme bir yanıt gelmişti ; bir bey böyle konuşmamdan sinirlenerek , "... beyfendi ben cam ticareti yapıyorum , camcıların da resim sevmeye , resim almaya hakları yok mu ? "Anımsamıyorum ne yanıt verdiğimi ama şimdi Ece Ayhan misali bir yanıt vereyim bu soruya : evet " Bütün Yort Savul'lar " resim alır ve de sanat tarihi de yazarlar , müzayedeler yaşadıkca.
Yorumlar
Yorum Gönder