UYUTMAK SANATI


Sosyoloji profesörü, düşünür Bernard Lahire, bu çok ilginç araştırmasında " bu sadece bir tablo değildir ", Fransız ressam Nicolas Poussin'nin (1594-1665)  "Mısır'dan Kaçış" tablosunun fantastik serüveninden hareketle; bugün sanat, pentür adına yapılan akıl almaz "manupulation" nun, tablo satıcısı, müzayedeci ve de müzelerin kurgularıyla göz boyamacılığın içeriğini anlatıyor. Sürekli olarak tekrar ettiğim konu " sanat tarihini kimler yazıyor " tezinde de yanılmadığımı görmek ayrıca bir mutluluk.
21 yüzyılda " KUTSAL " hiç bir zaman yok olmadı ama onu kendiliğinden görmemiz olanaksız. Dinler, inançlar, ekonomi, politik, bilim, sanat, başka güçlerin elinden, ancak onların onaylarıyla ve de sansüründen geçerek açıklığa ulaşıyor. Onlar yargılıyorlar neyin " GÜZEL " olduğunu, kalıcılığını ve de gizemini. Bir sanat eseri karşısında beğenimimiz katiyen bizden kaynaklanmaz, zamanın aşanımına göre " fenomen " fişleri, yargılar bize onu sunduğunda, etki kompleksleri sonucu ancak bize " hayran " kalmak düşüyor.
1657 de Nicolas Poussin bir tablo yapar; " Mısırdan Kaçış ", daha sonra bu tablo kaybolur. Üç asır sonra, 1980 yıllarında milyarder Amerikalı Barbara Piasecka Johnson'nun ( blog'da daha önce söz etmiştim )  25 tablodan oluşan 17 yüzyıl "art sacré" kolleksiyonunun Monaco'da sergilenmesiyle yeniden gündeme gelir. Bu kolleksiyondaki " Mısır'dan Kaçış ", İngiliz sanat tarihçisi ve de madame Piasecka'nın danışmanı ve avukatı Sir Antony Blund'un analizyle Poussin'nin son yıllarında bu konuda yaptığı ve üç asır ortadan kaybolan tek, orjinal tablosudur . Kendi araştırması sonucu kolleksiyona alınmıştı. Ayrıca bir İngiliz tarihci Denis Mahon'da bunu onaylamıştı. Dört yıl sonra, 1986 da iki Paris'li tablo tüccarı, Robert ve Richard Pardo; Versaille'daki bir açık arttırmadan, "Mısır'dan Kaçış'ın " bir başka versiyonunu; boyut olarak biraz daha büyük, üç kat vernikden dolayı daha karanlık ama Piasecka Johnson'nun tablosuna çok yakın, benzer bir tabloyu 1 milyon 500 bin franc'a yani 150 bin euro'ya satın alırlar. Bu tarafta, O yıllarda Louvre Müzesi direktörü ve de Poussin uzmanı, Pierre Rosenberg bu tablonun ressama ait olmadığını savunurken, müzayedeyi yapanlar da bu tablonun " Poussen Atölyesinden " çıktığını yani anonim, çıraklarının yaptığı bir kopya olarak ilan etmişlerdi. Ne yazık Poussin'nin hiç bir zaman öğreti yaptığı bir atölyesinin ve de çıraklarının olmadığından bi- haber! Amerikalı alıcıların da olduğu bu satışta varılan sonuç: bir kopya için fazla bir fiat ödendiği söyleniyordu ama Pardo kardeşler belki bilerek asıl gerçek tabloyu almışlardı.



Yılların yorgunluğunu yansıttığı, kararttığı, yemek odalarına asılı, tavan aralarında asırlardır uyumuş bir tuval, Nicolas Poussin adına bürünerek nasıl birden bire kutsal olur? Sihirli bir deynek mi değmişti onu bir baş eser olarak algılamamız için? Pardo kardeşler bunu kanıtlamak için çok çaba harcadılar; kimi nasıl ikna etmeli, gereken tüm analizler, pigman, boya , vernik, acaba ressam tekniğine ne kadar sadıktı? Karşı taraftan yani Sir Denis Maho'dan gelen argümanlar da çok acımasızdı: Pardo'ların tuvali kötü bir kopyadan öte bazı teknik benzerliklere rağmen figürün üstündeki kumaş -drapé- daki ışık kendi tuvallerinde daha anlamlı ve ustalıklıydı. Giderek Pardo kardeşler yılmadılar; önce Pierre Rosenberg'i ilgi alanına tekrar çekmek gerekiyordu, College de France'da profesör ve de Poussin üstüne tezi olan Jacques Thullier'de olaya katılınca birden rüzgar yön değiştirdi; Rosenberg kararından vazgeçti, evet bu tablo gerçekti, Son sözü Jacques Thullier söylemişti 1994 de ama bu süre içinde Pardo kardeşler tuvali istedikleri gibi pazarlayamadılar ve de galerileri 1990 kapandı. 1994 de Poussin'nin 500 yıl dönümü nedeniyle yine Thullier'nin önemli bir dergide yazdığı " tablonun otantik ve de ressamın son dönem tablosu olduğuna ve önemine " özellikle  dokunduğu bir yazı müzeleri harakete geçirdi ve tablonun fiatı 15 milyon euroya fırladı. Bu şok tablonun eski sahiplerini de uyarınca, mahkeme tabloyu kendilerine iade etti ve de Pardo kardeşler müzayede ödedikleri parayla yetindiler, ne yazık! Tablonun yeni sahibi 1994 de Grande Palais!deki retrospektivinde ismini saklayarak sergiledi. Bu resmi Poussin'e ısmarlayan onun yakın dostu ve de kolleksiyoneri Lyon'lu tüccar Jacques Sérisier olduğu için Lyon kenti ve mesenaların yardımıyla tablo Musée de Beaux-Arts de Lyon'a 17 milyona satıldı.



Bernard Lahire bu ilginç araştırmasında: "değer" ve "kutsal" ın bizden hareketle hangi kriter merkezlerine ulaşıp tekrar bize başka bir değerde dönüşümüne ulaştığının eleştirisini yapıyor, Örneğin: " bunun bir baş eser olduğunu bize kim söyledi? " sorusunda biraz duracaksınız. Hiç bir dönemde yaşanmamış çılgın bir "histeriyle", her gün artan, milyonlara ulaşan fiatlar ve de bakmadan, anlamadan kendine maletmek, sonra da bunun arkasına saklanıp  sanatı"manupulé" etmek, sanki olağan oldu; Contemporary'nin en önemli kolleksiyoneri François Pinault'nun Christie's nin patronu olduğunu kaç kişi bilir? Onun danışmanlarına ulaşmak isterseniz; öncelikle eski kültür bakanları ve de en önemli çağdaş müzelerin direktörlerini göreceksiniz.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA