Anıt ve Heykelin Çağdaş Yükselişi ve Düşüşü 2

Jean Cordot- De Gaulle Anıtı/Champ-Elysée
Ne zaman Grand Palais'ye gitsem , ister istemez bu anıtın önünde durup düşünürüm ; bir anıt ya da " hommage" daha çirkin yapılabilir mi ? Teknik eleştiriden önce figüre gelelim : De Gaulle çarpık yürüyor ,içkinin etkisiyle adımları çakışmıyor . Sağ elini dilenmek için açmış , sol eliyle de tabanca işareti yapıyor .Giyseleri o kadar ağır ki kemer olmasa , ceket onu aşağıya çekecek. Modlaj o kadar kötü ki sanki tüm heykel "çiçek-bozuğu" geçirmiş , bronz ağlıyor :




Jean Cardot

Ülkemizdeki heykel ve anıtın sanat ve içerik adına sığlaşmasından , çirkinliklerin  beton/bronz olarak hamasi duyguların korunumunda gelecek kuşaklara iletilmesini yazarken öteki ülkelerde de daha iyisi yapılıyor mu ? işte örneği Fransa! Bunu yazmak ya da haykırmak gerekli mi? Belki ; benim gözlemim epey eskiye dayanır : Akademi yıllarımda ülkemizdeki bu anıt-heykel ticaretine tanık olduğumu söylemiştim ama 70 yıllarında Fransa'ya gelerek burada yapılanları görüp sonuçta vardığım yargının daha da acımasız olduğunu ,  uzun bir süredir " heykel " yapamanın sanat tarihcilerini hiç ilgilendirmediğini gördüm . Örneğin1981 yılında Sosyalist parti seçimi kazanınca ; sosyalistler uzun süre bu zafer sevincinden ne yaptıklarını bilemediler . Kültür Bakanı Jacques Lang'ın ilk işi , Paris'i heykel ve anıtlarla donatmak için çoğu yakın dostu olduğu genellikle mediatik sanatçıya , hiç bir yargı ve de konkur  uygulamadan siparişler dağıtmak oldu . Evet dağıtılan paraya karşı basından bir takım sesler çıksa da , yapanlar yazanlardan daha fazlaydı, sesler hemen kesildi. Bir sabah , güzel bir gün Tuilleri parkında yürürken , belki tarifi güç , tanımlanmasını başkalarına bıraktığım bir anıt-heykelle karşılaştım :



Bu anıtta kültür bakanlığının  karikatürcü Tim 'e (Louis Mitellberg) verdiği Subay Dreyfus 'ün bir bronz heykeli onun anısına adanmıştı . Şunu açıklamak gerekir , Tim bu heykeli karikatür olarak yapmadı , ortaya çıkan sonuç bir karikatürist ancak bu kadar kötü bir heykel yapabilir kanımca. Heykelin parkı çirkinleştirdiği eleştirilerinden sonra uzun bir süre uzun bir süre ortadan yok olan anıt tekrar Raspail Bulvarında ortaya çıktı , fotoğrafta görülen bu parktaki hali . Şimdi moda mı bilmiyorum ; avuç avuç çamuru üstüste yığarak herhangi bir figür çıkartmak ortaya , hiçbir içerik ve teknik endişe güdülmeden , parkta karşılaştığınızda ilk bakışta sanki güvercinler yapmış hissi uyandırıyor ki onların bu heykele müdahale etmeleri belki sonuçta bir şey kazandırır. Belki şu sorulabilir : heykeli tarif ederken , eleştirdiğimiz içerik ve teknik başarılı nasıl olabiliyor ? Tüm dünya müzeleri , Avrupa kentleri , giderek mezarlıklara kadar bunun en başarılı örnekleriyle doludur ama çağımız, sanatı rayından çıkartmak adına modern ve kavramsal iç güdüleri , her şey sanat olabilir sloganları bizi buraya getirmiştir , gerektiği gibi  bir taşı yontmak , bronzu dökebilmek acaba eskiyi tekrar etmek midir ?

Montparnasse Mezarlığı

Ipoustéguy

Ipoustguy
Ipousteguy

Ipousteguy

Prag - Türk Anıtı

Kanımca heykelin ülkemizdeki kaderi başlıca ; başlangıçta üstünde yaşadığımız bu topraklarda belki resim yoktu ama çokca heykel vardı , ilk yıllarda yabancıların Atatürk heykellerinin kötü kopyalarını yapmak adına kimse geriye dönüp de hiç olmazsa Arkeoloji müzesine bir göz atmadı , belki Anadolu'yu dolaştı ama görmedi ; ne taşını ne toprağını ! Hitit'e şöyle bir göz atmak yeterdi , "bas-relief" nasıl yapılırmış görsün . Avrupa'yı dolaşmak güçtü , bugünle karşılaştıramayız ama kitaptan da olsa kendine bir yol çizebilirlerdi , ama heykelin o sihirini yakalayabilmek güç , o pirimitif içgüdü , bir blok taşı alıp yontan , mermeri tinselleştiren o eski insan . Çağdaş olup da beni vuran bir heykeltraş ; bir gün bilmiyorum niçin Paris'de "Val de Grace" askeri hastahanesine yolum düşmüştü , hastahanenin giriş holünde "Meçhul Asker" bronz heykeller beni durdurdu , dışavurumcu , gerçekten sizi yerinizde mıhlatan bir ustalık ki ilk kez Ipousteguy'iyle karşılaşıyordum , bronza dokunmak istiyorsunuz ,  daha önce söz ettiğim " güven Parkındaki " şok'a benzer ,  bence soyutlayıp uyutmak yerine görücüyü uyarmak, yoksa nedir amaç ? Prag'da asırlardır orta Avrupa'yı korkutan Türk'ü nasıl anlatacaksın ? İçerik o kadar başarılı ki , bunu Taksim meydanına koymak istedim.
Sonuç olarak şunu da eklemek isterim ; Müzelerde , kolleksiyonlarda , antik kentlerde , eski yaşanmışlıklarda gördüğümüz , yüzlerce yıl önce yapılmış heykellere belki iyi bakmıyoruz belki de belleğimizde kalmıyor çünkü eğer iyi baksaydık çağdaşların bunları sanki "babasının ekmeği" gibi yediklerini görür , heykel  adına yapılabilecek çok az şeyin kaldığını sanat tarihi kitaplarına yazardık.

Orta Doğu- Louvre Müzesi

Orta Doğu- Louvre Müzesi

Giocometti

Giocometti

























   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM