atölye / FRANCIS BACON

Sanat bir ayrıcalıktır . elbette bir fenomen yaşanmalı ki bu ayrıcalık bir olağanüstülük taşısın. Bu başka oluş , sanatcının da kimliğini oluşturur. "Marginalité " yapay, oynanan bir rol değildir. Kişilikte oluşur, insanın tanımıdır . Nevrose' un burada bir ölçü olması , sanat tarihinde bir çok sanatcıyı  deli kimliğine sokarak , yapıtlarındaki yargılanmayı , ruhsal sarsıntıların sonuçları olarak görmüştür. Elbette ne Boch'dan ne de Richard Datt'dan elimizde resimlerinin dışında , deli olduklarına dair bir kaynak var , olağanüstü tekniklerine baktığımızda da bir delinin yapabilmesi olanaksızdır. Van Gogh'a geldiğimizde de karşımıza "depressif" bir kişi çıkar, deli değil. 1971-72 de Paris Grand Palais ' de izlediğim Francis Bacon retropektivi , beni çok şaşırmıştı onu izliyen günler içinde, Akademinin sokağı Rue de Beaux-Arts ' da , aynı ismi tasıyan otel 'de kaldığını duymuştum , bu otelde Borges'de uzun yıllar kalmıştı. Nitekim Bacon'ı  civar kahvelerde gün boyu, çevresinde bir gurupla sürekli görüyorduk ki daha sonra öğrenecektim bunların arasında önemli bir kişilik, Bacon'ı keşfettiği söylenen ve de üstüne epey kitap yazan Michel Leiris de varmış.Bu kişilik beni ilgilendirmişti , varoluşun da hiç bir yapay , yapmacık bir tavır olmayan , nevrose ' unu bagaj gibi heryere taşıyan bu ressamın yaptıkları açıkca beni ilgilendirmeye başlamıştı. 1972 yazında Londra'da bir gazetenin hafta-sonu ekinde Bacon 'la ilgili bir skandal görmüştüm, demek başka bir kişilikle karşı karşıya idik. 1992 deki ölümüne kadar sanatı ve yaşantısıyla ilgili kitap okuyup , o meşhur " Reece mews " atölyesinin de bir kaç fotoğrafını görmüştüm . Ne zaman bu atölye ressamın doğduğu Dublin'e olduğu gibi götürülüp, montajına karar verildikten sonra bu mekana girmiş nadir kişilerin tanıklıklarını içeren bir kaç makale ve kitap yayınlandı . Richard Cork yazısında bu atölyeyi Bacon ' ın  deyimiyle ; " cinayetin işlendiği yer " olarak değerlendiriyordu. Örneğin mekana girdiğimizde Bacon'nun bu ufacık yerde nasıl bir " triptique " tuval çalıştığını kabullenmek güç , mekan bir çöplük görünümündeydi , o kadar çok objet ; dergi ,kitap , gazete küpürleri , zamanla kurumuş boya , fırça , oraya buraya saçılmıştı ki bu "accumulation " açıkca bir nevroza yani resmin çıkışına paralel malzeme olarak görmek biraz zordu. Bacon canlı modelle çalışmaktan nefret ederdi , resminin kaynakları, dergiler ve kitaplardan edindiği fotoğraflar , özellikle tıp kitaplarından gelişi-güzel kopartılmış sayfalar , Amerikalı fotoğrafcı Eadweard muybridge 'in ünlü, insan vücudunu eylem anında çektiği seriler Bacon'ın etki alanındaydı . Beraber yaşadığı arkadaşlarından Ron Belton ' un anlattığın göre ; 1959 da ilk kez atölye dışına çıkıp Cournouailles 'a üç ay için giderken Bacon çuvallara bütün bu dökümantasyonu doldurup götürmüştür . Kendi tanımıyla " evimde bir kaos içindeyim " sözü , ölümünden sonra bu evi olduğu gibi Dublin' e taşınmasına karar verildiğinde, yönetici Barbara Dawson ' un yazısında daha iyi görülür ; " arkaologlar bütün bu birikimi tek tek elden geçirip kaydettiler . 
Bu objet ve malzeme yıkıntısı yine Bacon'nın deyimiyle " cadavre exquis " , toplam 7500 toplanabilen , o kadar da zamanla  çürümeye , yokoluşa terkedilmiş resim malzemesi , fotoğraflardan görebildiklerimiz ; Rembrandt pastel seti , kutu açık , üstünde akla gelebilecek her şey , kurumuş bir boya tabağı , kahve kavonozlarında terabantine yatırılmış fırçalar , zamanla unutulmuş ve de yaşamına giren dostlarının fotoğrafları , lettraset sayfaları , bir kutu winstor marka yağlıboya renk mavi . masanın üzerinde Goebels , Baudlair , Rembrandt 'ın portreleri , eşcinsellerin ünlü dergisi Physique Pictural , yerlerlerde Velazques ' in roprodüksiyon kitabı göze çarpanlardan.
Kütüphaneye  baktığımızda , yerlerde sürünen sayfaların kitaplarını görürüz . Bu arada
Cardinal Pilippo Archianto 'nun portresini de unutmamak gerekir. 
Grand Palais retrospektivi sırasında , düşünür Gilles Deleuze ' le bir radyo konuşması yaparken kaldığı otelden gelen bir telefondan , beraber olduğu dostunun intahar haberi geldiğinde de Bacon 'nun yanıtı ; " hayatın kendisinden başka daha korkunç başka bir şey var mı ! " olmuştur.









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM