göz boyama
1950 yıllarına dönersek, bir başka bir Türkiye görürüz. Bolu’da geçen çoçukluğum ,dingin olduğu kadar da kendi içine kapanık (autarcie), geleneklerine bağlı bu kentin çok renkli anılarıyla doludur. Her yıl Eylül ayında, bir ay süreyle, kentin ünlü karaçayır mahallesinde çok büyük bir alana » panayır » kurulurdu. Tüm dükkanlar, lokantalar, Bolu’nun kendine özgü, yöresel ne varsa bu çadırlara taşınır, bir ay süreyle orada yaşanırdı. Ama asıl « variété » dışarıdan gelen, kimin,nasıl organize ettiği meçhul, « atraksiyon » ; yani : çadır tiyatrosu – İstanbul barlarından toplanmış , ikinci sınıf »konsomatris » ve de şarkıcı, dansöz-, sihirbaz,canbaz – Fellini’nin « la Strada » filmindeki kişiliğin ta kendisi- , Hint okyanusundan yakalanmış dünyada eşi olmayan « siren » deniz kızı Zühre, hayaletler tüneli, belkemiği olmayan adam « Cemal » vs. Ayrıca da aklınıza gelmeyecek, para çekici her türlü oyun ve üç kağıt. Amaç her çağda geçerli bir « syndrome » u kullanmak, bir başka boyuta sokmak, şaşırmak söz konusu değil, daha önce görülmüş de olsa sizin « meraki » duygunuzu bir kez daha « istismar » etmek. Buradan hareketle daha önce söz ettiğim Paris « grand Palais » deki « monumanta 2011″ de Hint kökenli İngiliz « artist Anish Kapoor’un 100 metre uzunluğunda, 17 metre yüksekliğinde, 73000 metreküp, içine de girebileceğimiz bir balonumsu « objesi » « Leviathan ». Yapımı için 22.000 metrekare PCV kullanılmış. Bu da sanatcının Londra’da « Camberwell » deki atölyesinde 2o asistanıyla iki yılda gerçekleştirilmiş. Bir kez daha »çağdaş sanat » adına « megolomani »nin sınırları zorlanıyor, sergi komiseri; bunun bir nevi bir « hint tapınağı », yaşanmışlığın ilk mağarası, kutsal kitaplardaki bir canavarın « ana karnında » hissettirmek görücüyü vs. diye ekliyor . Nedeni bilinmez,buna bakarken « deniz kızı » Zühre’yi anımsadım!
Yorumlar
Yorum Gönder