Kayıtlar
ŞARLATANLIKLAR - 1 /. SPERMAN
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
BU ADAM BABASININ SON DOLANDIRICILIĞIDIR - SEZER TANSUĞ - eleştirmen Bu SPERMAN scandalını çok önce yazmıştım ama Blog'a koymamıştım; bugün 14 ağustos 2024 İnstagtam'da Özgür Rakıcıyan'dan bir yazı; bu dolandırıcı babanın bilmediğim bir marifeti, lütfen okuyun: "Utku Varlık'ın geçen gün sayfasında sperm salatasıyla meşhur çocuk ressamımız ile ilgili söylediği şey fena halde dikkatimi çekti. Bir iki şey söylemeden geçemedim konuyu. Adem Kocamaz'ın Nazım'ın hayatını anlattığı, henüz basılmamış olan bu kitap dosyasında dikkatimi çeken, konuya ilgili önemli olduğunu düşündüğüm şeyi sanat ortamına salmasam huzur bulamayacaktım. Adem'in kitabının, 129.sayfasında, Meclis'te Af Tartışmaları bölümünün hemen altında, bu Sperm Ressamı'nın babasının adını görüyoruz. Ne halt etmiş bilin bakim? Suphi Baykam, Milli Türk Talebe Birliği başkanı olarak, Nazım'ı af kapsamı dışında bırakabilmek için topladıkları beş bin imzalı dilekçeyi, Ankara'ya gö
SÜRREALİZM'DEN GERİYE NE KALDI?
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Sayın Baran Danış'ın çağrısıyla, Milliyet Sanat Dergisinin Ağustos sayısının içeriğinde olan "SÜRREALİZM'İN YÜZÜNCÜ YILI" adına benden de bir yazı ve bir resmimin görselini istediler. Ne yazık derginin tüm aşamasındaki yer kıtlığı nedeniyle yazım kısaltılarak yayınlandı; işte Blogumda bu eksiği giderdim. Kendisine teşekkür ederim. Geçen yıllarda Paris’de önemli bir satış - açıkartıma - olmuştu: ANDRE BRETON KOLLEKSİYONU! Her zaman ilgi alanımda olan ve de onunla ilgili fotoğraflarda merakla izlediğim mekanındaki duvarları süsleyen arkadaşlarının tabloları, akla gelebilecek objet, yontu, fetiş, sanrıya, büyüye dair her şey - şaşırt beni - her şeyi özenerek, bilerek toplanmış bir “merak kabinesini” daha iyi izlemek için iki kez gittim, Ulusal müzelerin koleksiyonları söz konusu olunca. bu koleksiyonun en önemlileri yine yine devlet müzelerine gidiyor. Surrealism öncelikle “Litteraire” bir çıkıştı ve kendi çekim alanına pentür ve fotoğrafı vs katılımıyla bir ekol’!e dön
UTKU VARLIK İLE SANRI BAHÇESİ / ŞEYMA TUNA DİNÇ
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
«EVREN BEYNİMİZİN SANRI BAHÇESİDİR» Utku Varlık «Ne zaman bir Tavus kuşu görsem, doğanın bu yaratığa bir mavi değil bin mavi sunduğunu, bir albeni için niçin böyle cömert davrandığını düşünürüm! Nasıl olurda genetik bir renk oluşuyor; bu "pigment" nedir, varoluşun adına bir düş mü gördüğümüz?» Utku Varlık Ressam Utku Varlık belki de haklıdır. Eğer bir düş içinde isek bunu kim bilebilir? ya da bu düş nasıl olurda bize hem geçmişi hiç unutturmaz hem geleceğe hayal kurdurur hem de şimdiyi yaşatır. Maddenin ötesinde bilinç de yaşayan sınırsız bir hayal alemi. Bir düş bir sanrı... Hiç kuşkusuz insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliği konuşması, okuyup, yazması olsa da en büyük ortak nokta da John Berger'in dediği gibi GÖRMEK... "Bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz. Bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştiremez."
SANAT VE ŞÖHRET - BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
SANAT VE SÖHRET Cumhuriyet Gazetesinin 25 Aralik 1952 tarihli sayisinda yayınlanmıştır. Evvelki hafta Küçük Sahne 'de Mauriac'iın tatsiz tuzsuz bir piyesini gördüm. Zaten tiyatrodan yana hiç talihim yok. Böyle bir piyes seyretmektense, Tophane'nin Karabas Mahallesinde bir küçük kahvede oturup yanibaşimizda konuşulanlari dinlemek çok daha hayirlı. Sen misin Nobel mükafati kazanan yazarın eserini merak eden? Al sana: Birbiri arkasından mantar tabancası gibi patlayan iki erkek, iki kadın. Zavallı aktörler. Belki yalnız Mauriac’ın ailesi etrafını çok yakindan ilgilendirebilecek bir konuyu kim bilir kaçincı defa oynuyorlardı? Kim bilir daha kaç defa bu lüzumsuz yükün altinda ecel teri dökecekler? Çoğu sahnede çekirdekten yetişmis sanatkarlara Mauriac ne hakla bu kadar eziyet ediyor? şöhretin üstüne bir de mükafat eklenince, artik bu piyesten kurtulabilirsen kurtul bakalim. Allah cümlemizi şöhretlerin şerrinden korusun, ama bu beladan kurtulmak o kadar zor ki: istediğimiz kad
UTKU VARLIK - ARKA ODALARDA / LEVENT KARATAŞ - İMDAT DÜNYA
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
U V - SİS O yıllarda bilmiyorum doğa daha dingindi, yalıda Boğaz’ın kış serüvenini beklerdim; Bedri Rahmi’nin deyimiyle: “cam’ın kırıldığı yerdeki mavi’sini” tanımlamak için ancak Aralık ayında, Poyraz’ın yön değiştirmesiyle bir soğuk dalgası; hem balık hem de beklediğim o mavi’yi görmek umudunu yaşatırdı. BİR GÜN Yine grinin en güzeliydi gördüğüm, hemen altında o kırılgan cam mavisi, birine göstermek istiyorum ama kimse yok, sabaha doğru masadan yeni kalkmışız; yine balkondan aşağıya baktım; aman maviyi kaçırmayalım derken bir saniyede su yüzeyini bir sis kapladı, mavi’yi örttü, sis yoğunlaşırken, gökyüzü de yok oldu; gözgözü görmüyor, sanki bir “ıceberg”in içindeyim. SES VE KORKU Önce siren’ler, alarlamlar ve korku; boşlukta bir bulutun içinde, balkonun “korkuluğunu” iyice tut masam sis’e karışacağım ve sanki beni sıyırarak geçti karanlık bir silüet, devasa bir tanker evet bitti; kendimi geriye attım! DÖNÜŞ Işığın bir flaş misali yüzüme çarpması, yine korkumu gider
BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
INDETERMİNATION / BELİRSİZLİK Hemen kim diye sorarsanız, öykünün gizemi yok olur oysa adam gerçekten sinemaya özgü bir “kurgu bilim” yazmış ve gerçekleştirirmiş, şimdilik gölgesi var! Kimden mi söz ediyorum Levent Çalıkoğlu! İstanbul Modern Müzesi’nin ilk açılışında yine - aynı yerinde ama eski mekanında - müzenin ofisiyel tanıtım kitabında, bir tablomun röprodüksiyonu vardı; benim de olduğum Tepebaşın’daki bir fuarda Yahşi Baraz onu Nejat Eczacıbaşı’ya satmıştı ve beni tanıştırmıştı onunla. Bir süre sonra - şimdiki GalataPort -aktüel yerinde ama o yıllar doklar ve gümrüğün olduğu rıhtımda eski büyük bir ambarı restore ederek ilk müze açıldı. Bir sergi için İstanbul’a geldiğim de kızım da HonkKong’dan gelmişti ve müzeyi gezdik, tuvalimin asılı olduğu duvarın arkası deniz, böyle bir mekanda olmak her resmin kaderi olamaz ve de tuvalimin önünde bir okuldan gelmiş bir sınıf, öğretmenleriyle, resimdeki gizeme takılmışlar, durmadan sorul