OXYMORE / KASIM 2013-İSTANBUL / NASIL BİR ISSIZLIKTAYIM BİLEMEZSİN

Ankara sergisine gitmeden bir kaç gün İstanbul ; hüzünlü ama geriye kalan bazı dostlar, masalar, kitapcılar; ve bir kitap: "Leylim leylim" - Ahmet Arif'den Leyla Erbil'e mektuplar, 1954 - 1959 süresince yazılmış ama ne yazık Leyla Erbil'in yazdıkları bulunamamış. Önceleri bunların yayınlanmasına karşı çıkan Leyla Erbil, ölümüne yakın kabul ediyor, normal; herkes daha sonları yaşantılarını kurup, başkalarıyla paylaştıklarında, aşktan paramparça, sürgünlerdeki bir ses ters de anlaşılabilirdi. Aşk her zaman bir tabu, nereye gelirsek gelelim, sevmek; bilinmez bir yasak, hep saklanır nedense! Ahmet Arif sürgünde, düşünün o yılları, o Anadolu'yu, parasızlığı, tümüyle lanetlenmiş bu yazar, çizer, üniversite frofesörlerine kadar kimin niçin hanki nedenle! Burada duruyorum; absürt bir soru; bugün de aynen belki de daha acımasız hapishaneleri doldurmuşsak bence bir yazgı, karabasan çökmüş üstümüze
        Yangınlar, kahpe fakları,
        Korku çığları.
        Ve irin selleri, aç akbabalar,
        Suyu zehir bıçaklar ortasındasın,
        Bir cana bir başa kalmışsın vay vay…..
        Pusatsız, duldasız, üryan.
        Bir cana bir de başa….
        -Seher vakti leylim leylim-
        Cellat nişangahlar aynasındasın.
        Oy sevmişem ben seni…..
60 yıllarında Leyla Erbil'i tanıdığımda bu yaşanmışlıktan haberim yoktu, belki çok yakın dostları? zannetmem , mektupları nasıl saklamış sa Ahmet Arif'i de böylece unutmuştu, bu mektupların hemen başında Leyla'nın evlenme haberiyle gelen yıkıntı, nasıl anlatılır bu:
       NASIL BİR ISSIZLIKTAYIM BİLEMEZSİN

Bir başka ıssızlık da "resim" konusunda yapılan bitmez tükenmez "manipulation"lar:




Eğer konumuz "parayı veren düdüğü çalar" ise; sayın iş adamı Zafer Yıldırım Dubai'den alır resmi evine asar. Ama iş bununla bitmiyor; mega alış-veriş merkezlerinin sahibi, derici, Kasımpaşaspor  kulübü başkanı çaktırmadan Türk Resim Tarihini'ni de yazıyor: Christe's verdiği demeç elbet bunun "hamasi" bir nedenle yapıldığı; Raffi Portakal'ın telefonla gerçekleştirdiği satın alma operasyonu; 5 milyon ödeyerek Cumhuriyet'in 90. yıl dönümünde bu tablonun ülkesine dönmesi! Ben çok korktum bir yabancı alır diye ama korkulacak bir şey yok; bu İngilizler çok iyi bilirler "keriz silkelemesini"!
İster istemez eski anılara döndüm: 70 yıllarında Paris'de Galerie Katia Granoff'da Fahrrelnisa Zeid'in sergisindeyiz. Tüm Ortadoğu , Rus , Osmanlı prens ve prenseslerinin katıldığı bu vernissage'da kızı Şirin Devrim bana sergilenen bir sürü tabloda kendisin de " boyamak adına" bir payı olduğunu anlatmıştı ve de inanmamıştım; 1994 de yayımlanan "Şakir Paşa Ailesi" anı kitabından bir alıntı:
 Noel'den sonra kardeşim, ailesi ve kocam, Lech'e hareket ettiler. Hem Ürdün veliahtı Prens Hasan'la buluşacaklar, hem de kayak yapacaklardı. Ben anneme bakmak için Viyana'da kaldım, biraz iyileşirse yılbaşını onlarla Lech'de geçirmeyi umuyordum.
Annem elime kalın bir fırça tutuşturdu. "Ne olur bana yardım et, şu arka fonu kırmızıya boya, kendim yapacak olsam yorgunluktan ölürüm, oysa portreyi bu gece bitirmek istiyorum" dedi.
                 
Fahrelnisa Zeid/portre
          Bütün ömrümce yaptığım gibi, onu memnun etmek için resmin önüne bir tabure  çektim ve beyaz tuvali kalın fırçayla kırmızıya boyamaya başladım.
Herkes resim yapmakta serbesttir; Lübnan sarayı, Londra, Capri, Paris vs. mekanlarında canı sıkılan bir prenses'i "olmayan bir   Türk Resminin" en pahalı, en önemli bir ressamı diye yutturmanın alemi yoktur.
Zeid'den sonra bir başka haber: Art Rewiew dergisi "güncel sanatın en güçlü 100 ismi" listesini güncellemiş ve de Salt'ın programlar direktörü Vasıf Kortun 86 dan 68'inci sıraya yükseliyor; belki anımsamadınız ama açıklıyayım; hani Beyoğlu'nda tünele giderken kimsenin girmediği Salt diye bir mekan var, işte orada "performance" yaptıran "kabuki maskı" gülüşlü meçhul adam, öğünüyoruz üstelik bu listenin ilk sırasında Katar Emiri nin kardeşi Sheikha Al-Mayassa'nın olması da milyarderlerin çağımızı nasıl "manipulé" ettiğini resmidir.
          
                             
             
           
          


















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM