SABASTIAO SALGADO / GENESIS


Hongkong galerilerinde bu kez pentürden daha çok fotoğraf sergisi vardı, nedendir bilinmez! Belki daha iyi böylesi; geçen kez, üstünkörü boyanmış, aceleye gelmiş tuvallerin ünlü ressamlarına gereken gönderiyi yapmıştım. Ne zamandır "Art Basel " buraya da bulaştı, kendi "lobisini" de paranın çekimine yönelik bir seçim endişesiyle, bu pazarı kontrol etmek görevini üstlenmiş, ama Çin'i "manupulé" etmek öyle kolay değil üstelik burası daha zor. Bu snop alışverişin dışında; "Sundaram Tagore Galery'de" Salgado'nun fotoğraflarına tekrar baktım; 8 yıl, 30 gezi ve de 245 image, "Genesis" adıyla fotoğrafcının bir retrospektivini oluşturuyor, sonuç çarpıcı ve düşündürücü!


Serra Pelada



Ülkesi Brezil'yada tarım ekonomisi okuyup, Paris'de bu konuda doktora yapan Salgado, 1971 yılına kadar Londra'da çalışıyor. Daha sonra fotoğrafa yöneldiğinde Sygma, Gamma, Magnum gibi ünlü fotoğraf ajanslarında fotoğraflarını yayınlıyor. Ama adının duyulması, kendi ülkesi Brezilya'da Serra Pelada altın madenlerinde çektiği bir seri fotoğrafla başladı;

Serra Pelada

70 yıllarında nufusu çoğalan ama ekonomisi hasta Brezil'ya, yaşamak adına insanın düşebileceği sefaletin; yani kendi doğasını yok etmek pahasına, sıfırda yaşamak adına derin bir krize girdi. Amazon ormanlarının altını üstüne getirip altın arayan "desesparados" yani umutsuzlar, yüzlerce metre derin kuyulardan, bambu merdivenlerden tropik yağmurların altında, çamurların içinde tonlarca toprağı yüzeye çıkardıklarında, kazandıkları bir kaç kuruş da yine orada yok oluyordu. Bu İşgale son vermek isteyen askerlerle çıkan kavgalar, yine onların ekmek savaşıydı. Salgado'nun bu fotoğrafları ilk kez başka bir problemi; küresel bir "toprak ve insan" probleminin alarmıydı. Bu fotoğraflar bana hep bir sinema tadı vermiştir; siyah-beyaz rolünü çok güzel oynuyor, yeni gerçekciliğe bir gönderi.




Salgado'nun ikinci ve en önemli konusu "exode" göç oldu; burada göç eden yani toprağını terkeden insan değil, kendi mekanında, yurdunda terkedilen, sığlaşan, ezilen, ürkütülen etnik bir trajedi. Biafra'da açlıktan kırılanların dramatik fotoğrafları bir aktüaliteydi, savaşlar da öyle ama Salgado bunu yapmadı, onun bu serisi "meyva" daha dalındayken; bir sığlaşmanın öncesi insan kendi toprağında güzel misali.

Korem camp,Ethiopia 1884


Korew camp, 1984



ethiopia



 Haut Xingui Brezil





Amazon



Amazon



Haut Xingu, Brezil


Zorla güzellik olmaz; Salgado'ya tepki hiç umulmadık yerden, Bunalımcı feminist Susan Sontag'dan geldi yani NewYork'dan. Sontag acımasız yargılıyordu Salgado'yu ; "cynique" ve sefaleti ucuz satışa çıkartmakla suçluyordu. Onun "voyeuer" yani rontgenci gibi davrandığını, doğalı estetik adına değil de başka bir "fantasme"la karıştırdığını, etnik yaklaşımdaki amacın da bu olduğunu yazdı ve söyledi. Ne diyebiliriz, kervan geçerken elbette köpekler havlıyacaktır.
Sonuçta Salgado bu belki son sergisini, Taschen yayınevinin o denli büyük boyut bastığı kitabı ve de dünyayı dolaşacak "Genesıs" sergisiyle noktalarken, eşiyle birlikte kurdukları fondation'nun aileden kalan brezilya'daki 700 hektar toprağına 4 milyon ağaç dikmekle kavgasının sürdüğünü gösteriyor.












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM