BRUEGEL'E YOLCULUK



Zaman su gibi akıyor , sanata ilgim , imge'nin hemen hemen olmadığı , dünya harbi yıllarından , Akademi'ye gelinceye dek olan süre. Bizi sanatın çekim alanına götüren dışa dönük etkinlik çok az , imge yok gibi , başka bir nedenle anlatmıştım ; çok erken bir yaşta babamım kitaplığından epey kalınca , içinde korkuyla karışık şaşırtıcı resimli kitap, uzun yıllar beni gizemine çağırdı ; kimsenin olmadığı bir an yakalar, bu resimlerin öyküsünü kendimce yazardım . Daha sonra Hilmi yayınevinin Hamdi Varoğlu çevirisiyle ve de Gustave Doré nin resimlediği " Dante Alighıerı " - Cehennem -Araf - 1938 yılında yayınlanmış bu kitabı hala saklıyorum .Alıcı gözüyle baktığınızda , 500 sayfalık bu kitapdaki resim sayısı 0n ya da onbeş ,  baskı tekniklerinin ilkelliğini , bir roprodüksiyon basmanın güçlüğünü ,  kağıt kalitesi vs. bizi sanatanın al benisine çeken hiç bir olanak yok. Nasıl oldu da , sonuçta buralara geldik!  Gustave Doré'nin ağaç üstüne gravür tekniğiyle yaptığı bu illüstrasyonlar beni her zaman etkiledi sonuçta Dante - Doré ikilisinin  " İlahi Komedya'nın orjinal ilk baskısını satın alarak çocukluk sanrıma bir gönderi yaptım.
Bruegel ' in Viyana Kunsthistorisches Müzesindeki "Haç ve Değirmen " tablosunun içeriğinden sinemaya , bir tablonun " okunuşu " diyebileceğimiz çok ilginç bir çalışma ; yakın tanıdığım sanat eleştirmeni ve yazarı Michael Gibson'un kitabından, kendisinin yazdığı senoryadan hareketle , günümüzün image devrimine örnek bir teknikte yapılmış.Polonya'lı yönetmen Lech Majewski imzasını taşıyor Tablonun konusu 1564 yılında İspanyolların Flandre 'ı işgalinin fantastik bir anlatımı ki Bruegel ve Boch burada da çok yakın birbirlerine . Aynı konuyu işleyen bir baş-yapıt da Jacques Feyder'in " La Kermesse Heroique " filmidir. Charles Spaak'ın senaryosu bu kez oğul Jan Bruegel'den esintiyle - 16 yüzyıl - yine İspanyol işgalinin ne kadar acımasız ve absürt olduğunu anlatır. Majewski'i tabloda peyzajdan hareketle yani açıkca Bruegel'in tablosunun içindeyiz , gerçekle- hayal alışverişi, konuyu bize anlatırken tablodaki figürler gerçek aktörlerle kimliklerini buluyorlar. Bruegel'in yakın dostu ve kolleksiyoneri Nicholas Josghelinc , meryem ana ,  tüm figüranlar tablodaki anlatılan küçük hikayelerin işlevinde , tüm semboller derinlemesine bir açıklamayla olayların yalnız hayali olmadığını bize öğretiyor. Peyzajın merkezindeki değirmenin içine giriyoruz; bu fantastik mekaniğin olağanüstü anlatımı belki filmin en öğretici bölümü . İspanyol'ların ve kilisenin gücünü , baş kaldıranlara uyguladıkları cezalarla ortaçağın ne kadar acımasız olduğunu görüyoruz . Anlatacak daha çok şey var ve tüm bunlar bir tablonun içinden . Benim moral olarak geldiğim yer : bugün sanata giden otoyol , resmi öğrenmenin , bir tabloya alıcı gözüyle bakabilmenin , bir dili öğrenmek gibi aynı şey olduğu , çocukluğumdaki silik , karanlık basılmış roprodüksiyonlardan bu boyutlara girebilmenin lüksü . Sanat tarihini öğretmenin metodlarını da Alain Jaubert'in televizyon için yaptığı " Palette " serisiyle ne kadar kolay olabileceğini düşünmüştüm yıllar önce. Bu seri Fransız müzelerindeki önemli tabloların içerik ve teknik olarak sinemaya çekimimi kapsıyordu .
Majewski'nin filmini gördükten sonra geçen hafta Bruxelles'e gittim Viyana biraz uzak geldi ; içimde tekrar Bruegel'e bakmak, öteki tablolarını da "déchiffrer"etmek isteğiyle . Anlatacak çok şey var daha !

Yorumlar

  1. Paşam,
    Bruegel filmi güzel. Yönetmeni pek tanımıyorum. Ancak ressam filmlerinde beni mahveden ikisi var. Sauranın, Goya 'sı ..Ve Derek Jarman'ın Caravaccio'su... Blogumun gelecek yazıları onlar..Bir de Simon Bolivar diye olağanüsütü bir film izmledim. Oua ekleyeceğim..Benim Sinemaların sana rakip olur. Ustanın eli bükülemez amma,ben blog yazılarımı kitap haline getireceğim. Önce seninkini yapalım.Haa bir Goya filmi daha varmış görmedim. Polanski'nin galiba?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MÜZEDE OLMAK YA DA OLMAMAK - LEVENT ÇALIKOĞLU

UTKU VARLIK - SANAT AYRICALIKTIR / HELİN KAYA

GÜLÜNÇ BİR ADAMIN DÜŞÜ - BEDRİ BAYKAM